30 YAŞ

4,5 milyar yıllık dünya hayatının yanında 30 rakamının pek bir ehemmiyeti yok ancak 70 yıllık insanın ömrünün yanında 30 rakamı neredeyse yolun yarısına geldik demektir.

Daha 30’una girdiğin günün sabahı dünyaya gözlerini farklı açarsın. Dünya ya ‘’merhaba, günaydın’’ dersin, sesin daha bir tok gelir. Her gün sokakta gördüğün kedi-köpek, temizlik görevlisi hatta köşe başında çekirdek çıtlatan teyzen farklı görünür gözüne. Bakkal amcan bile ‘’evlat bu güne kadar ne yapabildiysen bundan sonrada ancak bu kadarını yapabilecek ömrün kaldı’’ der gibi bakar gözlerinin içine. Tüm hayatının özeti bir film özeti gibi geçer gözünün önünden. Sanki ölüme yapılmış bir deneme dalışı gibidir. Oturup hesaplarsın bu güne kadara yaptığın başarıları parmak hesabıyla. Sonra bu hesabı yapmak istediğin hayallerden çıkartırsın ve geri kalan hayata bölersin. Bu basit matematik hesabı sana koca bir 30 rakamı verir ki oturup ağlarsın.

Hayata şimdimi başlıyoruz yoksa hayat çoktan başladı da biz mi kaçırdık idrak a mahal yok. Hala öğrenmeye çalıştığın yabancı lisan kitaplarını okuyamıyorsun, 30’uma kadar öğrenemedim bundan sonramı öğreneceğim diyorsun. Yapıp da başaramadığın nişanlılıklarını, hayatında tutamadığın hayatları düşünüyorsun. Sanki her şeye geç kalmış, bu saatten sonra hiçbir şeyi bitiremeyecek, başlasan sonu gelmeyecek, koşsan yetişemeyecek, uzansan tutamayacakmışçasına müthiş bir karamsarlık hali alıyor insanın yüreğini.

İnsan 30 yaşında hayatın, zamanın farkına varıyor. 35’inde istemediklerinin, 40’ında istediklerinin farkına varıyor. Algılarımız, düşünce hızımız, nefesimiz zamanın yanında yavaş kalıyor. Biz kendimizi idrak edene kadar dünya güneşin etrafında çoktan tur bindirmiş oluyor.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked